Ukrayna’nın batı bölümünde yer alan Lviv, Doğu Galiçya’nın geçmisteki başkenti ve bugün de belli başlı kültürel merkezlerden biri. Tarihi şehir merkezi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Lviv, aynı zamanda Ukrayna’nın çağdaş yüzünü tamamlayan bir Avrupa kenti. Ülke kentleri arasında bilimsel ve endüstriyel bir merkez olarak da beliriyor.
Kent geçirdiği bütün tarihsel dönemlerin örneklerini koruyor. 14. yüzyıldan kalma haritalarda Aslan Şehri olarak geçiyor. Polonyalı, Yahudi Alman, Avusturyalı ve Ukraynalılar burada yüzyıllarca birlikte yaşamış. Doğudan gelen tacirlerin konağı olan kent bugün de farklı uluslardan ve dinlerden insanların buluşma noktası.
Kent merkezinde bulunan Lviv Sanat Galerisi; İtalyan, Hollanda, Fransız ve İspanyol ekollerinden değerli eserler barındırıyor. En ilgi çekici resimler 1. Dünya Savaşı öncesi Galiçya'yı gösterenler. Mehoffer, Wyspianski ve Malczewski'nin bu resimleri görülmeye değer.
Merkezdeki bir başka durak St George Grek Katolik Katedrali. Yalnız Lviv'in değil Avrupa'nın da göz kamaştırıcı adreslerinden biri. St.Yura Meydanı'ndaki katedral rokoko tarzın bir şaheser. Papa 2. John Paul'ün 1991 yılında kaldığı ev tam karşısında bulunuyor.Potocki Sarayı yine şehir merkezinde Kopernika'da. Potockiler bir zamanlar Orta Avrupa'nın güçlü ailelerinden biri olarak tanınıyor. Aile fertleri Polonya hâkimiyeti sona erince Habsburg hiyerarşisinde yükselmiş. Bugün Lviv Sanat Galerisi'nin bir parçası olan binada, Rönesans ve Barok dönemi sanat örnekleri bulunuyor.
Doğu yönüne ilerleyince karşınıza çıkan Lychakiv Mezarlığı 1787 yılında kullanılmaya başlanmış. Avrupa'nın en iyi mezarlıklarından biri olarak kabul ediliyor ve bölgenin entellektüelleri, devlet görevlileri ve asilleri burada yatıyor.
Biraz daha doğudaki Eaglets, askeri bir mezarlık. Birinci Dünya Savaşı sonrası Polonya-Ukrayna ve Polonya-Bolşevik savaşı ölüleri burada yatıyor. Mezarlıkta 1921'de kızıl orduya karşi savaşırken ölmüş Amerikalı pilotlar için de bir anıt bulunuyor.